Gebeliğin ilk üç ayı, bebek bekleyen bir anne için güç olabilir ve kuşkusuz bu, embriyonun en kolay zarar görebileceği zamandır.
Bebeğinizin vücudunun hemen hemen her organı hamileliğin ilk 3 ayında oluşur, BU nedenle, embriyon dışarıdan gelen saldırılara özellikle duyarlıdır. Reçeteli ya da reçetesiz ilaçlar alırsanız, alkol kullanırsanız ya da zehirlere veya röntgenin yanlış kullanımına maruz kalırsanız, bu gelişme bozulabilir ve sonuç doğum kusurlar; olabilir.
Düşüğün ortaya çıkma ihtimali de bu kritik ilk üç ayda en yüksektir. Bu genellikle doğanın, hamilelik sonuna kadar gittiğinde normal bir hayat yaşayamayacak olan anormal bir embriyonla ilgilenme tarzıdır.
Hamileliğin ilk 3 ayı bir deniz motoru kullanmaya benzetilebilir. Hem çok keyif alırsınız hem de bazı korkularınız vardır. Hamleliğiniz planlanmış değilse, seçenekleri düşünerek uykunuzdan olabilirsiniz (bkz. Gebeliğin sonlandırılması: Tıbbi Sorunlar ve kişisel Tercihler). Fiziksel olarak, kendinizi tükenmiş hissedebilirsiniz ve her fırsat bulduğunuzda kestirmeye başlayabilirsiniz. Birçok kadında, hamileliğin ilk üç ayı mide bulantısı ve kusma nöbetleriyle belirginleşir.
Hamile kalmaya karar verdiyseniz, hamile olabileceğinizi düşünüyorsanız ya da hamileliğin ilk aşamalarındaysanız, bu haftaların ve şikayetlerin çoğunun hızla geçeceğinden emin olun.
Hamileliğin belirtileri nelerdir? Hamile olup olmadığınızı nasıl anlarsınız?
Çoğu kadın için ilk işaret atlanan bir adettir. Adetleriniz genellikle düzenli olduğu halde birdenbire bir hafta geciktiyse ve o arada cinsel ilişkiniz olduysa, gebelik testi yaptırın. Bazen kadın hamile olduğu halde adet gibi görünen bir kanaması olabilir; ama bu kanama genellikle az miktardadır.
Birçok hamile kadın göğüslerinin hassaslığından yakınır. Göğüsleriniz daha dolgun görünür ve sızlar.Uçları genellikle aşırı duyarlıdır. Bazen göğüsler gerçekten acı verir.
Sabah bulantısı, ilk üç ayda yaygın olan mide bulantısı ve kusmayı belirtir. Genellikle sabahla sınırlı olmayan bu sorunlar, hafif bir mide sıkıntısından sürekli kusmaya kadar uzanabilir. Bu genellikle adetin gecikmesinden birkaç gün sonra başlar.
Yorgunluk hamileliğin ilk zamanlarında çok yaygındır. Gün boyunca evdeyseniz, sık sık bir şekerleme yapmak için uzandığınızı farkedeceksiniz. Ev dışında çalışan kadınlar genellikle eve, yatağa gitmeyi bekleyemeyecek kadar yorgun gelirler.
sık sık idrara çıkma, hamileliğin başka bir belirtisidir. Bunun nedeni başlangıçta idrar torbası üzerindeki hormonal etkiler ve daha sonra büyüyen rahimin idrar kesesi üzerine uyguladığı basınçtır. Rahminizin karnınızda büyümeye başlamasıyla birlikte bu şikayet azalacaktır. Ancak hamileliğin son haftalarında yeniden başlar ve birçok kadın sürekli tuvalete gitme ihtiyacı nedeniyle gece boyunca uyuyamaz.
Adetiniz geçtiyse ve bu semptomlardan bazıları söz konusuysa, doktorunuza görünün. Doktor bir gebelik testiyle (bkz. Gebelik Testleri) gebeliğinizi doğrular. Çoğu kadın, doğum öncesi bakım için bir doğum uzmanına gider. Bazı aile doktorları, özellikle küçük kasabalarda, hastalarına bu hizmeti de sunarlar. Bazı semtlerde, lisanslı ebe hemşireler de gebelik bakımı sunarlar.
Hamileliğin başlangıçtaki rahatsızlıkları bir yana, ilk üç aydaki en büyük tehlike düşüktür. Düşük, cenin rahmin dışında yaşayabilir hale gelmeden önce hamileliğin sona ermesidir. Bu genellikle gebeliğin 20. haftasından önce ortaya çıkar. 20. haftadan sonra ceninin ölü doğmasına ise düşük değil ölü doğum denir.
Tüm döllenmiş yumurtaların yaklaşık yüz-de 50si, çoğu kadın hamile bile olduğunu bilmeden, kendiliğinden düşer. Hamile olduğunu bilen kadınlarda düşük oranı yüzde 10 kadardır. Bu düşüklerin dörtte üçü ilk üç ayda, çoğu gebeliğin 9 ilâ 11. haftaları arasında gerçekleşir.
Düşükle ilişkili durumlar arasında yaş (35 yaşından büyük kadınlar), gebe kalma güçlüğü ve daha Önce düşük olması sayılabilir.
İlk üç ayda, düşük hemen her zaman embriyonun ya da ceninin ölmesinden sonra gerçekleşir. Bir embriyon rahimde neden ölür? Dü-şüğün en genel nedeni tahminen yüzde 60 genel olarak fazla kromozom sonucu gelişmedeki bir anormalliktir. Diğer nedenler arasında kronik enfeksiyonlar, annede teşhis edilmemiş şeker hastalığı ve rahimdeki kusurlar sayılabilir.
Düşük yapan kadınlar kendilerini suçlama eğilimindedirler. "Çok fazla egzersiz yaptım." "İşteki stres buna neden oldu." "Bisikletten düşmem bebeğimi kaybetmeme yol açtı." Bu üzücü olay olduğunda bir açıklama aramak normaldir. Ama pek nadir olarak bu durum bir stres ya da travmanın sonucudur. Bu nedenle kendinizi suçlamayın.
Potansiyel bir düşüğün ilk semptomu, kramplı ya da krampsız vajina kanamasıdır. Beş kadından tahminen birinde ilk üç ayda vajina kanaması ya da kanlı akıntı olmakta ve bu kadınların yansından fazlası bebeğini kaybet-memektedir. Ancak, kanamanız varsa hemen doktorunuzu arayın. Birkaç hafta, egzersizi azaltmak, ayaklarınızı elden geldiğince dinlendirmek ve cinsel ilişkiden kaçınmak gibi özel önlemler gerekli olabilir.
Embriyo ya da cenin öldüğünde, düşük kaçınılmazdır. Kaçınılmaz bir düşüğe genellikle karnın altındaki ya da sırttaki ağrı eşlik eder. Ağrı inatçı ve amansız ya da keskin ve aralıklı olabilir. Kanama ağır olabilir. Vajinanızdan pıhtıya benzer bir şeyler gelebilir. Bu embriyo ve plasentadır-, mümkünse saklayın ve inceleye-bilmesi ve ölümün nedenini belirleyebilmesi için doktorunuza verin.
Bazen yalnızca döllenmenin bazı ürünleri atılır. Böyle bir duruma eksik düşük denir ve ağrı ve kanama birkaç gün devam edebilir.
Cenin ve plasenta atılmadıysa, ama cenin öidüyse, buna eksik düşük denir. Eksik bir düşük sırasında kanamanız ya da ağrınız olmayabilir, ama hamileliğin belirtileri kısa bir süre sonra yok olur. cenin gelişemediği zaman doktorunuz düşükten kuşkulanabilir.
Kaçınılmaz, tamamlanmamış ya da eksik bir düşüğü önlemek için pek az şey yapılabilir. Genellikle genişletme ve kürtaj denilen cerrahi bir yöntemle ya da vakumla çekme yöntemiyle, cenin kalıntıları rahimden alınır. Bu genellikle hastanede yapılır.
Doktorların çoğu, tekrar gebe kalmayı denemeden önce birkaç ay geçmesinin beklenmesini önermektedir.
Not:Burada yer alan yazılar bilgilendirme amaçlıdır, İlaç önerisi ve tedaviler için lütfen doktorunuza başvurunuz..