24 Kasım 2024, Pazar
Üye Giriş Paneli
Kullanıcı Adı
Şifre
KONU LİSTESİ

Kontrol Edilebilir Risk Faktörleri

Aterosklerozun gelişmesine katkıda bulunan oldukça fazla faktörler vardır. Bu risk faktörleri etkilerini yıllar sonra gösterirler. Yüksek kan basıncı artmış kolesterol (yağ) seviyesine bağlı olarak ortaya çıkan hasarı artırır.
Tuz, tüketimi kısıtlayarak ve öngörülen ilaçları alarak kan basıncının kontrol altında tutma, ateroskleroz gelişmesinde önemli azaltıcı etkiye sahiptir. Sigara içme ateroskleroz gelişimini artırdığında bundan kaçınılmalıdır. Diabet, ateroskleroz riksini artırdığından mümkün olduğu kadar yakından takip edilmelidir. Şişmanlık ise özellikle vücudun orta kısmındaki yoğun yağ tabakası ateroskleroz gelişiminde (hızlandırıcı) bir etkiye sahiptir. Bu faktörlerin
tümünü biraz da olsa kontrol etmek zorunda kalabilirsiniz, şimdi alacağınız ve uzun bir süre devam etmek zorunda olduğunuz önlem sayesinde daha iyi olabilirsiniz. Bu risk faktörlerinden vazgeçmek size ağır gelse bile kaçınıp uzaklaşırsınız.

Yüksek Kan Basıncı
Tansiyon yüksekliği (hipertansiyon) doktorlar tarafından artmış kan basıncı olarak tanımlanır. Bu terim duygusal durum ile ilgili olarak değişen kan basıncını tanımlamaz. Ayrıca yine egzersiz ve stress esnasında görülen ani tansiyon değişiklikleri için de bu terim kullanılmamalıdır.
Yüksek kan basıncının, çeşitli nedenleri vardır. Neyse ki bunların etkili tedavisi vardır ve bunlar sonraki bölümde geniş olarak ele alınmıştır. Yüksek tansiyon kalp hastalıkları
için oldukça önemli bir risk faktörüdür. Yüksek kan basıncı yıllar sonra vücut içindeki arterleri hasara uğratmakta, damar duvarlarını sertleşti-rip inceltmektedir. Bu şekilde de ateroskleroz gelişimi hızlanmaktadır. Kanlarında yüksek düzeyde yağ konsantrasyonu bulunan şahısların da yağ molekülleri zaman içinde arterleri da-raltacaktır.
Arteryal hasara bağlı olarak böbrek kalp ve beyine gelen kan akışı miktarında azalma olur. Vücut bu üç organa yeterli miktarda kan gön-derebilmek için kan basıncını artırır. Bu da kan damarlarında hasara yol açar. Böylece kısır bir döngü oluşur. Bu döngü kalp üzerinde daha fazla yorucu bir etki yapar. Bazı durumlarda kalp kaslarının boyutu kendi ek yükünü karşılamak amacıyla artar. Bu durumda da kardiyak hipertrofi (kalp büyümesi) meydana gelir. Yüksek kan basıncı sonuçta konjestif kalp yetmezliği ve kalp krizleriyle sonuçlanır. Normal kan basıncı 120/80 mm. civadır. Bu kalbin sistol (pompalama) esnasında meydana getirdiği ma-ximum eforun 120 mm. civa basıncına eşit olduğu anlamına gelir. Kalp atımlar arası gevşeme (Diastol) fazında iken kan basıncı 80 mm. civadır.
Kan basıncının yüksekliği ile ilgili değerler konusunda değişik görüşler var ise de eğer kan basıncınızı değişmez bir şekilde 140/90 mm. civa olarak okuyorsanız bu durumda sizde yüksek tansiyon olduğunu düşünebilirsiniz.
Birçoğunun teşhisi konulmakta birlikte yaklaşık olarak 50 milyon Amerikalıda yüksek kan basıncı vardır. Bu hastalığın kesin belirtileri yoktur. Yüksek tansiyona sahip olmak sizi sinirli ya da gerilimli yapmaz veya başağrısı ve burun kanaması da yapmaz. Bazı durumlarda doktor kan basıncını rutin olarak ölçtüğünde fiziksel muayene esnasında problem ortaya çıkarılır. Bazı vakalarda ailevi hipertansiyon öyküsü, böbrek hastalığı, duyarlılık, yüksek tuz tüketimi, yüksek tansiyonla birlikte bulunursa da genelde yüksek tansiyonu tanımlayıcı sebep yoktur. Buna karşılık tansiyonunuz normalse ancak bir yakınınızın yüksek tansiyonu varsa aşırı tuz kullanmaktan ve kilo almaktan kaçınmanız gerekir. Ayrıca en azından yılda 1 kere tansiyonunuzu ölçtürmeniz gerekir.
Ender olarak hipertansiyon adrenal bezin tümörü sonucunda veya böbreğe kan getiren damarların anormalliğinde ortaya çıkabilir. Bununla birlikte yüksek tansiyonlu şahısların %95`inde tanımlayıcı bir sebep yoktur. Bu tür tansiyona esansiyel hipertansiyon denir. Yüksek kan basıncı için pek çok tedavi metodu vardır. Aslında böbrek, göz, beyin ve kalbi etkileyen uzun süreli komplikasyonlardan kaçınılmalı ve uygun tedavi ilaç, sigaranın bırakılması, tuzun azaltılması, alkolün azaltılmasını, zayıflamayı kapsamalıdır.

Sigara içmek
Bundan 25 yıl kadar önce, ABOD Genel sağlık Hizmetleri Başkanı, sigara içmenin sağlık açısından tehlikeli olduğunu ilan etti. Bu amaçla Amerika`da satılan her sigara paketinin üstüne sigaranın sağlık iğin zararlı olduğu koşunda ikaz yazdırdı. Yıllar geçtikçe bu ikaz oldukça etkili bulundu ve pek çok araştırma kurumları bu konuya destek verdi.
sigara içme ile akciğer kanserleri arasında yakın bir ilişki vardır. Ayrıca sigara kalp hastalıkları için tespit edilen risk faktörlerinin başında gelir. Yine anikardiyak ölümler için mevcut olan riski iki katına çıkarar. Kalp krizi için mevcut
olan riski artırır. Eğer şahıs sigarayı bırakırsa kalp krizi riskini azaltır ve 2 yıl içinde sigara içmeyen şahsın sağlık durumuna döner.
Sigara adrenal bezlerden hormon salgılanmasını ve geçici olarak kan basıncını artırır. Bu şekilde kalp daha fazla çalışır, sigara, kalpteki mevcut olan oksijeni azaltır. Sonuç olarak her sigara kalbe ve kandamarlarına küçük fakat gereksiz bir yük yükler. Sigara içenlerde içmeyenlere oranla daha fazla ateroskleroz görülür. Bunun sebebi muhtemelen sigaranın damar içinde belirli safhalarda birikimler oluşturmasıdır. Oluşan bu birikim arterler içerisinde kolesterolün kümeleşmesini sağlayan bir itici güç oluşturur. Sigara ile birlikte diğer faktörler önemli bir köprü vazifesi görebilir.
Tütün karbonmonoksit gazı içerir. Bu gaz nefesle alındığında, kandaki hemeglobine yapışır ve bu şekilde kanda mevcut olan oksijenin yerini alır. Neticede vücudumuzda dağılan kan
da daha az oksijen bulunduğu için hücrelere de daha az oksijen gider, sigara içenlerin hemoglobinin %8`i karbonmonoksit tarafından tutulabilir.
Böylece hemoglobin oksijen taşıma ile ilgili normal görevini yapamaz. Sigaranın ve tümünün bırakılması akciğerler, kalp ve vasküler (dolaşım) sistemi üzerinde birikmesi dolayısyla gereklidir.


Not:Burada yer alan yazılar bilgilendirme amaçlıdır, İlaç önerisi ve tedaviler için lütfen doktorunuza başvurunuz..